Bilgi Diyarı

Aşağıdaki Kutu ile Sonsuz Bilgi Diyarı'nda İstediğinizi Arayabilirsiniz...

Parlamento

  • Okunma : 420
Parlamento Resim

Parlamento,halka ait olan egemenliğin temsilcileri aracılığıyla kullanıldığı demokratik ülkelerde yasama organına verilen genel addır. Günümüzde uluslarüstü toplulukların temsili karar organlarına da parlamento denmektedir. Avrupa Topluluğu’nun temsili nitelikteki organı olan Avrupa Parlamentosu bunun bir örneğidir.

Parlamentoların Doğuşu ve Evrimi

Mutlak krallık döneminde, krala danışmanlık hizmeti veren ve büyük toprak sahibi soylulardan oluşan danışma meclisleri vardı. Modern anlamda parlamento ise egemenliğin kraldan, önce mülk sahiplerine, sonra da halka geçişi ile başlar. Parlamentonun anayurdu olan İngiltere’de bu gelişim 13. yüzyılda başladı, 18. yüzyılda bugünkü biçimini aldı. Kıta Avrupa’sında ise parlamentoların kuruluşu Fransa’da gerçekleşen 1789 Devrimi’nden sonra yaygınlaştı.

    Egemenliğin halkın temsilcilerinden oluşan parlamentoya geçişi iki alandaki gelişmelerin sonucudur. Bunlardan ilki, vergi toplama konusunda kralın tek ve mutlak yetkili olmaktan çıkarak halkın temsilcilerinin bu konuda söz sahibi olmasıdır. Bu yetki daha sonra genelleşti ve temsilciler her konuda yasa yapma yetkisine sahip oldular. İkincisi, önceleri kralın atadığı başbakan ve bakanlar krala karşı sorumluyken, parlamento bakanları eleştirme ve suçlayabilme yetkisini elde etti. Bu durum daha sonra bakanların parlamento önünde siyasal açıdan da sorumlu olmalarına yol açtı. Böylece bakanların meclisin içinden seçildiği ve meclise karşı sorumlu oldukları demokratik parlamenter düzen kuruldu.

    Temsili demokratik düzenin bir türü olan parlamenter sistem, yasama ve yürütme kuvvetleri arasında “yumuşak kuvvetler ayrılığına , bir başka deyişle kuvvetler arasındaki işbirliğine dayanan bir düzendir. Çünkü parlamentodaki çoğunluk yürütme gücüne egemen olabilmektedir.

    Bugün parlamento denince, hangi adla anılırsa anılsın, geniş anlamıyla temsili demokrasilerdeki yasama meclisleri anlaşılır. Bu anlamda ABD’deki Kongre, SSCB’deki Yüksek Sovyet parlamento kavramı içinde yer alır. Ama, ABD’deki siyasal sistemin adı parlamenter düzen değil, başkanlık sistemidir. Çünkü burada, başkan ve onun atadığı bakanlar parlamento niteliğindeki Kongre’ye karşı sorumlu değildir. Başkan, kendisini doğrudan seçen seçmenine karşı sorumludur. Bu sistemde başkanla Kongre’nin yetkileri anayasal kurallarla belirlenmiştir ve kuvvetler ayrılığı yürürlüktedir.

Parlamentonun Yetkileri ve İşlevi

Parlamentonun en önemli iki yetkisi yasa çıkarmak ve bakanlar kurulunu denetlemektir. Bunun yanında, çeşitli kararlar almak, uluslararası antlaşmaların onaylanmasını uygun bulmak, savaş ilanına, ölüm cezalarının yerine getirilmesine karar vermek, genel ve özel af ilan etmek gibi yetkiler de kullanabilir.

    Parlamentoların birincil yetkisi ülkede uygulanacak hukuk kurallarını, yani yasaları yapmaktır. Yasaların üstünlüğü ilkesi yasaları koyan organın, yani parlamentonun üstünlüğü sonucunu vermiştir. Parlamentonun üstünlüğü, her konuda ve sınırsız olarak yasalar çıkarmak biçiminde gelişmiştir. Bu durum bazen parlamentodaki siyasal çoğunluğun temel hak ve özgürlükleri çiğnemesine yol açtığı için parlamentonun üstünlüğünü sınırlayan, anayasanın üstünlüğü düşüncesi gelişmiştir. Bunun sonucu olarak parlamentonun çıkardığı yasaları anayasaya uygunluk açısından denetleyen, yasaları anayasaya aykırı bulduğunda iptal kararı verebilen anayasa mahkemeleri kurulmuştur.

    Öte yandan, günümüzde teknik ve ekonomik gelişmelerin hızlanması, uzmanlık konularının artması, siyasal ve ekonomik konularda hızla karar alma ve kural koyma gereğinin doğması gibi nedenler yasama etkinliklerinin eski canlılığını yitirmesine yol açmıştır. Bugün bazı demokratik ülkelerde yürütme organı, özellikle “yasa gücünde kararnameler” yoluyla, bir bakıma yasama işlevini yerine getirmektedir. Ama bu nitelikteki kararnameler parlamentoda görüşüldükten sonra onaylanmakta ya da kaldırılmaktadır. Yasa gücündeki kararnameler sorunu, “yasama yetkisinin devredilmezliği” tartışmasını yeniden gündeme getirmiştir.

    Parlamentonun yetkilerinin ikinci bölümü, parlamentonun içinden çıkan hükümetin denetlenmesiyle ilgilidir. Hükümeti oluşturan bakanlar, kendi emirleri altında bulunan bütün birimlerin işlevlerinden ve kendi çalışmalarından ötürü yasama organı önünde sorumludur. Bu denetim yetkisinin elde edilmesiyle, mutlak krallıklardan anayasal krallıklara (meşruti monarşi), buradan da siyasal açıdan sorumsuz olan devlet başkanı ile sorumlu olan hükümetin bulunduğu parlamenter sisteme geçilmiştir.

    Parlamentonun hükümeti denetlemesi güvenoylaması, meclis soruşturması, gensoru, meclis araştırması, yazılı ve sözlü soru gibi çeşitli yollarla olur. Hükümetin göreve başlayabilmesi için parlamentonun güvenini kazanması gerekir. Görevi başında bulunan bir hükümeti düşürmek ya da bir bakanın görevine son vermek için parlamento gensoru yoluna başvurabilir. Denetimin bir başka yolu da meclis soruşturmasıdır. Bir bakanın görevi ile ilgili bir eyleminin suç olduğu hakkında bir kuşku varsa meclis soruşturması açılabilir. Soruşturma önce parlamentoda kurulan bir komisyon tarafından yapılır. Soruşturmanın sonucunda bakan suçlu bulunursa ve bu parlamentonun genel kurulunda kabul edilirse, ilgili bakan yargılanmak üzere Yüce Divan’a gönderilir. Bunun dışında, parlamento üyeleri belirli bir konuda bilgi edinmek amacıyla meclis araştırması yapılmasını sağlayarak, ilgili bakanlara sözlü ya da yazılı sorular sorarak bir anlamda denetim işlevlerini yerine getirirler. Ama bunlar, hükümet ya da bakanlardan biri açısından siyasal sorumluluk doğurmayan, dolayısıyla görevden çekilmelerini gerektirmeyen denetim ve bilgilenme yollarıdır.

    Günümüzde parlamentonun denetim işlevinde bir aşınma görünmektedir. Gensoru ve meclis soruşturması gibi denetim yollan etkili bir biçimde işletilememektedir. Çünkü parlamentoda hükümete ve bakanlarına güvenoyu vermiş bir siyasal çoğunluk bulunmaktadır. Parlamentodaki çoğunluk ise, bir siyasal partinin üyeleri olduğu için bu partinin karar organlarının kararlarına uymak durumundadır. Siyasal partinin kararlarına uymayan bir milletvekili parti disiplinine uymadığı için partiden çıkarılabilir. Bu nedenle, parlamentodaki siyasal çoğunluk güvenoyu verdiği bir hükümeti ya da bakanını güvensizlik oyuyla düşürmeye yanaşmaz.

    Yasama ve denetleme işlevlerinde belirli bir daralma görülmesine karşın, parlamentolar önemini sürdürmektedir. Bunun başlıca nedeni, toplumlardaki çeşitli sınıfların siyasal alanda temsilini sağlayan bir organ oluşudur. Parlamento, ülke yönetimine ilişkin politikaların üretildiği, tartışıldığı ve kararların alındığı bir organ olarak önemini korumaktadır.

Parlamentoların Yapısı

Parlamentoların yapısıyla ilgili başlıca sorun bunların kaç meclisten oluşacağıdır. Bazı ülkelerde doğrudan halkın seçimine dayanan tek meclisli parlamentolar yeterli görülmüştür. Bazı ülkelerde ise, halkın seçimine dayanmayan, soyluların oluşturduğu meclis geleneğinin bir devamı olarak ikinci bir meclis de bulunmaktadır. Bunun örneği İngiltere’deki Lordlar Kamarası’dır. Günümüzde ikinci meclis çeşitli siyasal nedenlerle öngörülmektedir. Tek meclisli parlamentoların çoğunluk önderinin istediği doğrultuda çabuk karar verebilmesi, bu arada toplumun ve bireylerin hak ve özgürlüklerinin yasalar aracılığıyla aşırı derecede kısıtlanabilmesi, bu karar alma sürecini yavaşlatacak ikinci meclisin kurulması için başlıca nedenlerdendir. Bu meclislere genellikle “senato” adı verilir. Fransa’da, İtalya’da ve 1961 Anayasası’na göre Türkiye’de bu türden ikinci meclislere yer verilmiştir. İkinci meclislerin kuruluşları da birincilere göre farklılıklar gösterir. Birinci meclisin üyesi olabilmek için, ülkenin yurttaşı olmak, yaklaşık 30 yaşlarında bulunmak ve ilköğrenim görmüş olmak yeterli sayılırken, ikinci meclis üyeliği için genellikle yükseköğrenim görmüş olmak ve daha ileri yaşta bulunmak gibi nitelikler aranmaktadır. İkinci meclisin çeşitli meslek gruplarının temsilini sağlamak için kurulduğunu gösteren örnekler de vardır. Korporatif nitelikli bu türden ikinci meclislere iki Dünya Savaşı arasında Romanya ve Yunanistan’da, 1937 Anayasası’yla İrlanda’da, 1953 Anayasası’yla Yugoslavya’da rastlanmıştır.

    Federal bir yapı gösteren devletlerde ise iki meclisli bir sistem adeta zorunludur. Bu sistemde birinci meclis halkın doğrudan adaylara ya da partilerine oy vermesiyle oluşur. Bu mecliste genel kamu çıkarları korunur. İkinci meclise ise federe devletlerin eşit sayıda temsilcileri katılır. Burada federe devletlerin çıkarları korunur. Bunun bir örneğinin görüldüğü ABD’de, yasama organı Kongre, Temsilciler Meclisi ile Senato’dan oluşur.

Parlamentoların İşleyişi

Parlamentoların işleyişi anayasa ve içtüzüklerde gösterilir. Bunun yanında anayasa gelenekleri de parlamentoların işleyişinde önemli bir rol oynar. Parlamentoların işleyebilmesi için parlamento içi organların kurulması gerekir. Bu organlardan başlıcaları meclis başkanı ve başkanlık divanıdır. Bu organlar meclis üyeleri tarafından seçilir. Meclis başkanlık divanına, mecliste grubu bulunan siyasal partiler güçleri oranında katılır. Bu organların temel görevleri, meclis gündemini hazırlamak ve meclis genel kurulundaki görüşmeleri yönetmektir. Meclisin bu organları görevlerini yerine getirirken meclisteki siyasal partilere karşı tarafsız davranmak zorundadır.

    Meclislerin öbür iç organları komisyonlar ve komitelerdir. Parlamentoda sürekli komisyonların yanında, belirli konuların araştırılması için kurulan ve geçici olarak görevlendirilen süreksiz komisyonlar da çalışır. Sürekli komisyonlar çeşitli uzmanlık ya da bakanlık hizmet alanlarına göre ayrılır. Dışişleri, içişleri, milli savunma, adalet, milli eğitim komisyonları bu tür komisyonların örneklerindendir. Bu tür komisyonlar kural olarak bütün bir yasama dönemi boyunca çalışırlar. Bu
komisyonların asıl görevi, milletvekillerinden gelen yasa önerilerini ve bakanlar kurulundan gelen yasa tasarılarını olgunlaştırmaktır. Siyasal partiler komisyonlardaki üyeleri aracılığıyla yasa tasarıları hakkındaki görüşlerini açıklarlar. Komisyonlar bu teklif ve tasarıları öncelikle anayasaya uygunluk açısından inceler, daha sonra kabul edilenler görüşülmek üzere meclis genel kuruluna gönderilir. Bir konunun birden fazla komisyonun görev alanına girmesi durumunda karma komisyonlar kurulabilir. Parlamentonun bu tür komisyonları İngiltere’de oldukça etkisizdir. Kıta Avrupa’sında ise etkili bir rol oynar. Öte yandan, parlamentoda belirli işler için kurulan ve sürekli olmayan komisyonların tipik örneğini meclis soruşturma ve meclis araştırma komisyonları oluştururlar. Parlamento içi organlar arasında siyasal partilerin meclis grupları da yer alır. Bunlar siyasal partilerin ayrı birer örgütü değil, parlamento içindeki kollarıdır. Partilerin yasama organındaki çalışmaları bu gruplar eliyle yürütülür. Parlamento üyeleri meclis genel kurulunda oy verirken, parti gruplarının daha önce o konuda almış oldukları bağlayıcı kararlar doğrultusunda hareket ederler. Böylece parti disiplini sağlanır.

    Parlamentonun temel organı meclis genel kuruludur. Bütün yasa teklif ve tasarıları ile parlamentonun görev alanına giren öbür konular genel kurulda görüşülerek karara bağlanır. Bir meclisin toplanmış sayılabilmesi için, üye tamsayısının yarıdan bir fazlasının genel kurul oturumunda bulunması gerekir. Ama bazı ülkelerde devamsızlıkların ve muhalefet engellemelerinin genel kurul toplantılarını yapılamaz hale getirmesini önlemek için meclisin daha düşük katılımla toplanabilmesi öngörülmüştür. Parlamentoda yasalar ve kararlar belli oy sayısına ulaşılarak çıkarılabilir. Burada kural, meclis genel kurulunda verilen oyların yarıdan bir fazlasının olumlu (kabul oyu) olmasıdır. Ama bazı önemli kararlar için özel çoğunluklar aranabilir. Örneğin, cumhurbaşkanının parlamento tarafından seçildiği ülkelerde genellikle üçte iki çoğunluk ya da salt çoğunluk aranır. Anayasada değişiklik yapan yasaların kabulü için de üçte iki çoğunluk gerekir.

    Parlamentoda oylamalar açık ya da gizli olarak yapılabilir. Açık oylama, parlamento üyesinin bağlı olduğu parti ve seçmeni tarafından denetlenmesini de sağlar. Oy verme tekniklerinin en klasiği renkli ya da yazılı pusulaların bir sandığa atılması, daha çağdaş olanı da milletvekillerinin oturdukları yerden elektronik aygıtları kullanarak tercihlerini açıklamalarıdır. Bazı oylamalar el kaldırma ya da ayağa kalkma biçiminde de yapılabilir. Meclislerde bazı konuların önce görüşülmesi bu konulara öncelik tanınarak sağlanabilir. Ayrıca bazı konular normal usullerin dışında, hızlandırılmış usullerle görüşülebilir. Yasalar genel olarak iki kez görüşülerek kabul edilir. Eğer bazı yasaların bir kez görüşülerek kabul edilmesi yeterli sayılmış ise bu usule “ivedilik usulü” denir. Meclis genel kurullarının yaptığı görüşmeler açıktır ve bunlar tutanak dergilerinde tam olarak yayımlanır. Ama, genel kurul kararıyla kapalı oturumlar da yapılabilir.

    Parlamentolar, seçim yasalarında öngörülen usule göre, dört ya da beş yıllık bir süre için halk tarafından seçilen milletvekillerinden oluşur. Bu sürenin dolmasından önce seçimin yenilenmesine karar verilebilir.

Parlamenter Ayrıcalıklar

Parlamento üyelerine, temsilcilik, yasama ve denetleme görevlerini tam bir bağımsızlık içinde yapabilmeleri ve özellikle parlamentodaki çoğunluğun baskısı altında kalmamaları için bazı ayrıcalıklar tanınmıştır. Başkaları işlediğinde suç olan bazı eylemlerin parlamento üyeleri işlediğinde suç olmaması ya da parlamento üyelerinin işledikleri bazı suçlardan ötürü üyelikleri süresince ceza kovuşturması yapılamaması parlamenter ayrıcalıklardandır.

    Kaynağı gene İngiltere’de olan parlamenter ayrıcalıkların iki biçimi vardır. Bunlardan birincisi, yasama sorumsuzluğu'dur. Yasama sorumsuzluğu, parlamento üyesinin meclis çalışmalarındaki oylarından ve sözlerinden, mecliste ileri sürdüğü düşüncelerden, ayrıca bunları meclis dışında tekrarlamasından sorumlu tutulmaması, herhangi bir ceza kovuşturmasının açılamaması anlamına gelir. Yasama sorumsuzluğuna “mutlak dokunulmazlık” da denmektedir. Bu eskiden, kralın, aleyhinde
konuşan ya da onun haklarının kısılması için oy veren temsilciler hakkında ceza kovuşturması yaptırmasına karşı temsilcileri koruyan bir kurum olarak doğmuştur. Bugün ise, parlamentodaki çoğunluğun azınlık üzerindeki baskısını ortadan kaldırmak için kullanılmaktadır. Yasama sorumsuzluğu süreklidir, parlamento üyeliği ortadan kalksa da temsilcinin verdiği oydan, söylediği sözden ötürü cezai, hukuki sorumluluğu olmaz.

    Yasama sorumsuzluğunun mutlak olup olmaması, yani sorumsuzluğun bir sınırının olup olmadığı tartışmalıdır. Örneğin, bir milletvekilinin meclis çalışmaları sırasında başka bir milletvekiline hakaret etmesi ya da oyunu anayasal düzeni değiştirecek biçimde kullanması durumunda bu sorumsuzluktan yararlanıp yararlanamayacağı tartışılmaktadır. Yasama sorumsuzluğu milletvekilinin kişiliğine tanınmış
bir hak değil, yaptığı işin kamu yararı niteliği taşımasından doğan bir ayrıcalıktır.

    Parlamenter ayrıcalıkların ikinci biçimi, yasama dokunulmazlığı'dır. Bu, parlamento üyesinin, seçimden önce ya da sonra bir suç işlediği ileri sürülerek, meclis kararı olmadıkça sorguya çekilememesi, tutuklanamaması ve yargılanamamasıdır. Parlamento üyesinin herhangi bir suçtan ötürü ceza kovuşturmasına uğrayabilmesi için parlamentonun yasama dokunulmazlığını kaldıran bir karar vermesi gerekir. Ama bazı durumlarda, örneğin ağır cezayı gerektiren bir suç işlendiğinde, parlamento kararı olmaksızın ceza kovuşturmasına başlanabilir. Bu durumda yasama dokunulmazlığı kendiliğinden kalkmış sayılır. Yetkili makam durumu hemen parlamentoya bildirir.

    Yasama dokunulmazlığından yararlanan parlamento üyesi hakkında işlediği suçtan ötürü ceza kovuşturması yapılması ya da bir ceza hükmünün yerine getirilmesi, üyelik sıfatının sona ermesine bırakılır. Üyelik süresince zamanaşımı işlemez. Bu da, yasama dokunulmazlığının üyelik sıfatına bağlı olarak geçici olduğunu göstermektedir.

    Yasama dokunulmazlığı önceleri, kralın parlamentoya girmesini istemediği ya da parlamentoda çalışırken varlığına katlanamadığı bazı milletvekillerini görev yapmaktan alıkoymasına karşı düşünülmüş bir ayrıcalıktı. Bugün de, yasama organındaki çoğunluğun baskısına karşı ya da yasama organı dışındaki kişilerin milletvekilinin görevini yapmasını engelleyici davranışlarına karşı koruyucu bir işlevi vardır.

Türkiye'de Parlamento

Osmanlı döneminde 1876 Anayasası’nda öngörülen ilk parlamento 19 Mart 1877’de toplandı. İki dönem halinde yaklaşık 6 ay çalıştıktan sonra 13 Şubat 1878’de II. Abdülhamid tarafından süresiz tatil edildi. Bu tatil 30 yıl kadar sürdü. Anayasanın 24 Temmuz 1908’de yeniden yürürlüğe konması ile 17 Aralık 1908’de yeniden meclis açıldı. Üç dönem olarak 2 Ağustos 1914’e kadar aralıklarla çalışan parlamento, bu tarihte yeniden süresiz tatile girdi. 12 Ocak 1920’de toplanan son Osmanlı
parlamentosu İstanbul’un işgalindan iki gün sonra son kez toplandı. 11 Nisan 1920’de de feshedildi.

    Osmanlı İmparatorluğu’nda ilk parlamento, egemenlik yetkisini kullanan padişahın yetkilerini sınırlamak üzere kurulmuş değildir. Parlamento, çeşitli iç ve dış nedenlerle ilan edilen anayasanın getirdiği bir yasama organıydı ve parlamentonun çalışmaları olmaksızın ülke çok uzun bir süre mutlakıyetçilikle yönetilebilmiştir. Parlamento siyasal gücünü II. Meşrutiyet’in ilanından sonra kazanmışsa da, I. Dünya Savaşı sırasında etkinlik gösterememiş, toplantı halinde bulunmadığı süreler
içinde yürütme organı tarafından geçici yasalar çıkarılmıştır. Bu da, Osmanlı Devleti’nde halkın egemenliği, yasanın üstünlüğü gibi kavramların henüz uygulama alanı bulamadığını göstermektedir.

    Osmanlı Devleti’nin bu güçsüz parlamentosunun anayasaya göre kuruluş biçimine bakıldığında iki meclisin var olduğu görülür. Bunlardan Ayan Meclisi (Meclis-i Ayan) doğrudan padişah tarafından, devletin çeşitli kademelerinde görev yapmış, güvenilir ve 40 yaşını aşmış kişiler arasından, yaşam boyu görev yapmak üzere atananlardan oluşurdu. Bu meclisin asıl görevi, Milletvekili Meclisi (Meclis-i Mebusan) üyelerince verilen yasa tekliflerinin anayasaya ve padişahın haklarına uygun olup olmadığını incelemekti. Osmanlı parlamentosunun ikinci meclisi olan Milletvekili Meclisi ise her 50 bin erkek nüfusa bir milletvekili olmak üzere halk tarafından seçilen üyelerden kuruluydu.

    I. Meşrutiyet döneminde Osmanlı parlamentosu padişahın iradesiyle açılır, padişahın iradesiyle kapanırdı. Yasaların çıkarılması, teklif aşamasından kabul aşamasına kadar padişahın iradesine bağlıydı. Bakanlar kurulu üyelerini doğrudan padişah atar ve görevden alırdı. Hükümet bu meclisce denetlenemediği için parlamenter bir düzen kurulamamıştır.

    II. Meşrutiyet döneminde ise, yapılan anayasa değişikliklerinden sonra parlamentonun yasa koyma yetkisini kullanması kolaylaştırılmıştır. Öte yandan gene bu dönemde, bakanlar kurulunun toplu olarak ya da bakanların teker teker meclis önünde siyasal açıdan sorumlulukları kabul edilerek parlamentoya denetim işlevi tanınmıştır.

    Cumhuriyetin ilanından da önce 23 Nisan 1920’de toplanan ilk Türkiye Büyük Millet Meclisi’nden (TBMM) bu yana, 1982 Anayasası ile dördüncü anayasa dönemine girilmiştir. Bu süreç içinde parlamentonun niteliği, işlevi, yapısı çeşitli değişiklikler göstermiştir. Bu arada 27 Mayıs 1960, 12 Eylül 1980 askeri müdahaleleri ile parlamento iki kez kapatılmış, 12 Mart 1971 müdahalesi ile kurulan askeri yönetimin etkisi altında kalmıştır.

    23 Nisan 1920’de toplanan ilk parlamento, batıdaki parlamento geleneğinden farklı olarak, kralın mutlak yetkilerinin sınırlanması için değil, yıkılan bir devletin işgal edilen toprakları üzerinde, ulusun iradesiyle yeni bir devletin kurulması için toplanmıştır. Nitekim 1921 ve 1924 anayasaları egemenliğin kayıtsız koşulsuz ulusa ait olduğunu ve egemenliği kullanma yetkisinin yalnızca TBMM’de bulunduğunu belirtmiştir. Bu nedenle 1960’a kadar siyasal organlar arasında meclisin üstünlüğü, hukuk kuralları arasında da yasanın üstünlüğü ilkeleri benimsenmişti.

    1961 Anayasası’yla meclis egemenlik yetkisi kullanan tek organ olmaktan çıkarıldı. Anayasada belirtilen ve görev verilen öbür organların da egemenlik yetkisi bulunduğu belirtildi. Bu organlardan en önemlisi, yasama organının etkinliklerini anayasaya uygunluk açısından denetleyen ve anayasaya aykırı bulduğunda yasaları iptal edebilen Anayasa Mahkemesi’dir. Böylece, yasanın üstünlüğü ilkesi de yerini, anayasanın üstünlüğü ilkesine bıraktı. Bu yeni ilkeler 1982 Anayasası’yla da sürdürüldü.

    1960’a kadar tek meclisli bir parlamento işbaşındayken, 1961 Anayasası’yla Millet Meclisi’nin yanı sıra Cumhuriyet Senatosu adıyla ikinci bir meclis daha kuruldu. 1982 Anayasasıyla yeniden tek meclisli parlamentoya dönüldü.

    Türkiye’de parlamento, 1946 seçimlerine değin muhalefet partilerinin bulunmadığı, tek partinin iktidarda olduğu, çoğulcu olmayan bir siyasal sistemin parlamentosuydu.

    1982 Anayasası’yla siyasal kararlar verme sürecine değişiklikler getirilmiş, meclisin yasama işlevi sınırlanmıştır. Bu durum bir anlamda, 1971 askeri müdahalesi sırasında anayasal düzene sokulan yasa gücünde kararnamelerin alanının genişlemesi ve bunların kabul usulünün kolaylaştırılmasının devamıdır. Ayrıca, olağanüstü dönemlerde cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kurulunun kabul ettiği yasa gücündeki kararnamelerin anayasal denetimden geçmesinin
yolları güçleşmiştir. Bu arada cumhurbaşkanının siyasal açıdan sorumsuzluğu ilkesi korunmuş ve yetkileri artırılmıştır. Bu durum, 1982 Anayasası’yla getirilen sisteme “başkanlı parlamenter sistem” ya da “zayıflatılmış parlamenter sistem” gibi çeşitli adların verilmesine neden olmuştur.

    1982 Anayasası’na göre, yasa koymak, değiştirmek ve kaldırmak; bakanlar kurulunu ve bakanları denetlemek; bakanlar kuruluna belli konularda yasa gücünde kararname çıkarma yetkisi vermek; bütçe tasarılarını görüşmek ve kabul etmek; para basılmasına ve savaş ilanına karar vermek; uluslararası anlaşmaların onaylanmasını uygun bulmak; genel ve özel af ilanına, mahkemelerce verilip kesinleşen ölüm cezalarının yerine getirilmesine karar vermek TBMM’nin görev ve yetkileri
arasındadır.

    Gene bu anayasaya göre TBMM yurttaşlarca seçilen 450 milletvekilinden oluşur. 30 yaşını dolduran her Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı milletvekili seçilebilir. Ama en az ilkokul mezunu olmak ve anayasada sayılan suçları işlememiş olmak gerekir. TBMM seçimleri her beş yılda bir yapılır. Meclis, bu süre dolmadan seçimin yenilenmesine karar verebilir. Ayrıca anayasada belirtilen koşullara uyularak cumhurbaşkanınca verilecek karara göre de seçimler yenilenebilir. TBMM üyeliklerinde boşalma olması durumunda her seçim döneminde yalnızca bir kez ara seçim yapılabilir. Seçimler yargı organlarının genel yönetimi ve denetimi altında yapılır. TBMM üyelerinin yasama dokunulmazlıkları ve sorumsuzlukları vardır. Başka nedenlerin yanında, partisinden istifa eden ve başka bir partiye giren milletvekilinin üyeliğinin düşeceği öngörülmüştür.

Parlamento Resimleri