Delfi Kahinleri
Yunanistan’da Delfi’deki Apollon Tapınağı’nın kapısı üzerinde “Kendini Tanı” yazıtı vardı. Gelecekten haber veren bir tapınağın kapısında bu yazıt tuhaf görünebilir. Ne var ki, Delfi kâhinleri yalnızca gelecek habercileri değil, aynı zamanda eskiçağda devletlerin en önemli danışmanıydı. Çevre kentlerden, hatta çok uzak yerlerden buraya değerli armağanlar yollanırdı. Delfi rahiplerini dinlemek için her gün birçok Yunanlı ve yabancı gelirdi. Böylece rahipler dünyada olan bitenlere ilişkin pek çok bilgi edinir ve bu bilgiye dayanarak kehanette bulunurlardı.
Bu tapmak tanrı Apollon’un kehanetlerini insanlara ulaştıran benzer birçok tapınağın en ünlüsüydü. Tapmağa gelenler karanlık ve korkunç geçitlerden geçerek Delfi’ye giden kutsal yolu tırmanmak zorundaydılar. Gelenler sorularını yazılı olarak verdikten sonra Delfi rahibesi tapmağa girerdi. Önce bir kutsal defne yaprağı çiğner, sihirli bir yeraltı ırmağının suyunda yıkanır ya da bu sudan içerdi. Sonra tapınağın ortasındaki üç ayaklı altın sehpaya oturur, yerdeki bir yarıktan yükselen buharı koklardı. Bu buharın Apollon’un kutsal soluğu olduğuna inanılırdı. O anda ağzından çıkan tuhaf sesler tanrıyla bağlantı kurduğunu gösterirdi. Bu sesler rahiplerce yorumlanarak koşuklar yazılır ve kâhinin yanıtı olarak sunulurdu.
Çoğunlukla değişik yorumlara açık yanıtlar verilir, böylece tapınağın ünü korunurdu. Persler’e nasıl karşı koyacaklarını soran Atinalılar’a, “Atina tahta duvarlara güvenmeli” yanıtı verilir, bu yanıt “Akropol’ü elinizde tutun” anlamına gelebileceği gibi “Donanmanıza güvenin” anlamına da gelebilirdi. Atina kentini savunmak güç olduğundan, her ikisi de geçerli öğütler sayılırdı. Spartalılar aynı soruyu sorduğunda kâhinler, “Ya yabancılar Sparta’yı yok edecek ya da Sparta kralı ölecek” dediler. Bu kehanetten sonra Sparta Kralı Leonidas Thermopilai Savaşı’nda bilerek ölüme gitti.
Delfi Tapmağı Eski Roma İmparatorluğu sırasında da ününü korudu. Sonunda İmparator Neron 500 büyük heykeli tapmaktan kaldırttı. Constantinus kutsal üç ayaklı sehpayı yeni başkenti olan Konstantinopolis’e getirtti. Daha sonra, ateşli bir Hıristiyanlık düşmanı olarak putperestliğe dönmeye çalışan İm parator Julianus kâhinlere tapmağı onarması gerekip gerekmediğini sordu. Tapınağın geçmişteki görkemini anımsayan Delfi rahibesi bu soruyu uzun ve acı bir feryatla yanıtladı.