Sörf
Uzun bir tahtanın yardımıyla dalgaların üstünde kıyıya doğru kayarak yapılan sörf, çok sevilen bir su sporudur. Derin sulardaki büyük dalgaların kıyıdan 90-900 metre açıkta, kayalann ya da kumun oluşturduğu bir sığlıkta
kırılarak kıyıya doğru hareket ettiği her yerde sörf yapılabilir.
Sörf yapmaya en uygun kumsallar ABD’nin batı kıyılarında, özellikle California’da Hawaii, Peru, Avustralya, Yeni Zelanda ve Güney Afrika kıyılarındadır. Kaptan James Cook daha 1777’de Tahitililer’in uzun tahtalar ve kanolarla sörf yaptıklarını görmüştü. Ama, 1912 ve 1920 Olimpiyat Oyunları yüzme şampiyonu Hawaiili Duke Kahanamoku, 1915’te Sydney yakınlarındaki Freshwater kumsalında sörf yapana kadar bu bir spor haline gelmemişti. Kahanamoku, bundan beş yıl sonra Hawaii’nin ünlü kumsalı Waikiki’de ilk sörf kulübünü kurdu.
Sörfçülerin çoğu, malibu denen ve uzunluğu 1,8 metre ile 2,25 metre arasında değişen ince uzun bir tahtayla sörf yapar. Camyünüyle kaplanmış balsa odunundan yapılan malibunun yanı sıra, el tahtası denen kısa tahtalarla da sörf yapılır. Bazı sörfçüler hafif kanolar kullanır. Vücutlarını gererek hiç tahta kullanmadan
sörf yapanlar da vardır. Sörfçü, malibu ile kırılan dalgaların arasından yüzerek, dik dalgaların oluştuğu bölgenin sonuna kadar gider. Önce malibunun üstünde yüzüstü yatan ya da çömelen sörfçü, uygun bir dalganın yaklaştığını görünce elleriyle kürek çekerek hızla dalgaya doğru gider. Dalgaya kapılınca ayağa kalkıp dalga kumsalda kaybolana kadar dalganın üstünde, dalgayla birlikte gider. Usta bir sörfçü, iyi koşullarda bir dalganın üstünde 800 metre yol alabilir. Dalganın üstünde kayarken ağırlığını sörf tahtasının farklı yerlerine vererek durmadan hızını ve yönünü değiştirebilir.
Sörf yarışlarında hakemler alınan yolun uzunluğuna, sörf yapılan dalgada kaymanın zorluk derecesine ve sörfçünün gerçekleştirdiği hareketlere göre değerlendirme yaparlar. Yarışmada genellikle her biri için iki puan verilen 10 kayma gerçekleştirilir. Yerel yarışmaları ulusal sörfçülük kuruluşları denetler. 1962’de kurulan ve merkezi Peru’nun Lima kentinde olan Uluslararası Sörf Federasyonu 1964’ten beri her yıl düzenlenen dünya şampiyonalarını ve öbür uluslararası karşılaşmaları denetler.
Rüzgâr Sörfü
Yelkenli olan rüzgâr sörfü, sörf gibi büyük dalgaların kırıldığı özel kumsallar gerektirmez; bu nedenle de çok yaygın olarak yapılır. 1970’lerde bir spor olarak kabul edilen rüzgâr sörfünü ilk kez kimin bulduğu bilinmiyor.
Ama, bu heyecanlı ve hareketli sporun öncülüğünü 1968’de California’da Henry Hoyle Schweitzer ve Jim Drake yapmıştır.
Rüzgâr sörfü birçok nedenle yaygın bir spor olmuştur. Sörf tahtasına çıkıp düşmeden yelkeni kaldırarak rüzgârla kaymaya başlamak, bu spora yeni başlayanlar için çok heyecan vericidir. Ne var ki, kolay görünen bu
sporda ilerlemek çok çalışma ve sabır gerektirir. Yeni başlayanlar düşmekten yılmamalıdır. Deneyim kazandıkça dengenin ve ustalığın sürekli olarak artması bu sporun heyecanının sürmesini sağlar. Büyük bir hızla dalgaların üstünde uçar gibi gitmek çok zevklidir.
Rüzgâr sörfünde, sörf tahtasına takılan yelken üç ana bölümden oluşur: Bunlar yelken direği, yelken ve tutma çatalıdır. Sörf tahtası polyester ya da polietilen gibi sert bir maddeden yapılır. Plastik bir köpükle doldurularak suda yüzecek biçimde hafif ve güçlü olması sağlanmıştır. Tahtanın üst yüzü sörfçünün ayağının kaymaması için pürüzlü, arka yüzü ise suda hızlı gidebilmesi için pürüzsüz bir yapıdadır. Tahtanın altında ortada, denge kanatçığının takıldığı bir yarık vardır. Tahtanın arka tarafında da sörfü yönlendirmeye yardımcı olan dümen kanatçığı bulunur. Sörf tahtasının üst yüzünde ise yelken direğinin girdiği bir delik vardır.
Genellikle alüminyumdan ya da camyününden yapılan yelken direği çok esnektir. İçine su girmemesi için üst ucu kapalı olan direğin alt ucunda direğe çok büyük hareketlilik veren eklemli bir ayak vardır.
Genellikle 5-6 m2 büyüklükteki yelken sert polyesterden yapılır. Güneş ışığına ve neme karşı dirençlidir. Bazı yelkenlerde, yelkeni güçlendirmek için içine çubuklar geçirilen cepler vardır. Alüminyumdan yapılan tutma çatalı, kaygan olmaması için kauçukla kaplanmıştır. Çatalı oluşturan iki kıvrık çubuk, uçlarından yelkene tutturulmuştur. Suya yattığı zaman yelkeni çekip kaldırmaya yarayan ip, çatalın önüne bağlıdır.
Rüzgâr sörfünü öğrenmenin en iyi yolu bir sörf okuluna gitmektir. Bu sporun geliştiği ülkelerdeki okulların çoğunda, karada bulunan ve özel bir sistemin yardımıyla su yüzündeymiş gibi kullanılan sörf donanımı vardır. Bunların yardımıyla, ıslanma korkusu olmadan sörf öğrenilebilir. Öğrencinin yanında bulunan öğretmen kuralları öğretir ve yapılan yanlışlan hemen düzeltir. Böylece rüzgâr sörfünün kurallan çabucak öğrenilir.
Rüzgâr yönü, akıntı, ağırlık kullanımı konulanndaki kurallar yelken sporundaki gibidir. Bu nedenle biraz yelken bilgisi rüzgâr sörfünü öğrenmekte çok yardımcı olur.
Rüzgâr sörfünün temel kurallarını öğrenen ve ustalaşan sörfçü, sörf tahtasının üstünde akrobatik hareketler denemeye girişebilir. Bu, yapması gibi seyretmesi de çok zevkli bir gösteridir.
Günümüzde olimpiyat sporları arasına girmiş olan rüzgâr sörfü, ilk kez 1984 Los Angeles Olimpiyat Oyunları’nda yarışma kapsamına alınmıştır.