Takma Kol ve Bacak
Hastalık ya da kaza sonucunda kolunu ya da bacağını yitiren kişilere, bir ölçüde bu organın yerini tutabilecek yapay kol ve bacaklar takılır. Eksik bir organın boşluğunu doldurmak ve görevlerini yerine getirmek üzere tasarlanmış bütün yapay organların tıp dilindeki genel adı “protez”dir; örneğin takma kol ve bacaklara kol ya da bacak protezi, takma dişlere diş protezi, gözçukurunu dolduran, ama görme işlevini yerine getiremeyen cam gözlere de göz protezi denir.
Günümüzde, kolunu ya da bacağını yitirmiş kişiler bu organlarından tümüyle yoksun kalmış sayılmazlar. Çünkü, bir yandan görünüm ve işlerlik açısından gerçek organlara çok benzeyen protezler üretilirken, bir yandan da uzmanlar bu takma organların en verimli biçimde kullanılabilmesi için kişileri eğitip destekleyerek sorunlarına yardımcı olurlar. Amaç, bu insanların başkalarının yardımına bağımlı olmadan yaşayabilmelerini sağlamaktır.
Takma Kol ve Bacakların İlk Örnekleri
Ampütasyon denen kol ya da bacak kesme ameliyatları bilinen en eski cerrahi tekniklerinden biridir ve başlangıcı tarihöncesi çağlara kadar uzanır. Kesilen bu organların yerine takma kol ya da bacak yerleştirme düşüncesinin ilk kez ne zaman ve nerede uygulandığı bilinmiyor. Ama, İÖ 1500’lerde yazılmış Sanskrit ilahiler derlemesi Rigveda, bu uygulamadan söz eden en eski kaynak olarak gösterilir. Bulunan en eski örnek ise İÖ yaklaşık 300 yılından kalma bir takma bacaktır. Romalılar’ın yaptığı bu bacak tahtadandı ve üstünde tunç çivilerle çakılmış tunçtan çemberler vardı.
Ortaçağda da bütün takma bacaklar tahtadan yapıldı. Bugün neredeyse korsanların simgesi sayılan bu tahta bacaklar şövalyeler için yapıldığında değerli zırhlarla kaplanıyor ve genellikle yalnızca ata binerken kullanılıyordu; çünkü bir insanın taşıyamayacağı kadar ağırdı. Gene bu dönemde, korsanların kullandıkları ucu kancalı tahta kollar ve askerlerin kılıç ya da mızrak tutmasına bile olanak veren oldukça gelişmiş takma kollar ve eller de yapıldı.
Gelişmiş protezlerin tasarımını, yapımını ve uygulanmasını konu alan çağdaş protez biliminin doğuşunu, 16. yüzyılın büyük Fransız askeri cerrahı Ambroise Pare’ye borçluyuz. Savaş yaralarının tedavisi ve ameliyatı konusunda yeni teknikler geliştiren Pare’nin en büyük katkısı, iyileşme umudu olmayan kol ve bacakları en uygun biçimde kesmek olmuştur. Ondan önceki cerrahlar, kanamayı durdurmak için ameliyat yerini kızgın demirle dağlıyorlardı. Pare ise o bölgedeki atardamarları bağlayarak, kesilen organın yerine sonradan kol ya da bacak protezlerinin başarıyla uygulanmasını sağladı. Ayrıca, cephede bulunmadığı zamanlar, ülkenin en usta teknisyenlerine hastaları için takma kol ve bacaklar yaptırarak bu alandaki gelişmelere öncülük etti.
Çağdaş Protezler
Tıp araştırmacıları ve biyomühendisler sürekli çalışarak her gün daha gelişmiş yapay kol ve bacaklar üretiyorlar. Günümüzde, bacağı kasığının hemen altından kesilmiş kişiler bile özenle tasarlanmış bir bacak proteziyle fazla yorulmadan ve düşme tehlikesi olmadan normal bir hızla yürüyebilirler. Kol ve el protezleriyle ise, ata binip araba kullanmaya varıncaya kadar pek çok iş başarılabilir.
Protezlerin tasarımı her şeyden önce iskelet yapısının ayrıntılı olarak araştırılmasına dayanır. Yürümek, merkez sinir sisteminin denetimiyle ve kasların yardımıyla uzun kemiklerin eklemler çevresinde dönmesine dayanan karmaşık bir eylemdir.
Bugün takma bacaklarda uzun kemiklerin yerine, çok hafif ve son derece dayanıklı bir madde olan karbon liflerinden yapılmış borular kullanılır. Ayak bileğindeki eklemler ise, jet uçaklarının yapımında kullanılan çok hafif ve dayanıklı alüminyum alaşımlarından yapılır; eklemin hareketleri de sağlam lastik iplerle denetlenir. Ayak protezleri, plastik bir madde olan sert poliüretan köpüğünden biçimlendirilip arasına destek olarak sağlam karbon lifleri yerleştirilir. Poliüretan köpüğü, standart ayakkabı ölçülerinde yapılmış ayak kalıplarına dökülür ve parmakların biçimine varıncaya kadar bütün organa doğal bir görünüm verilir.
Diz eklemi, eğilip bükülmeden insanın tüm ağırlığını taşıyabilecek kadar sağlam olmalıdır. Bu protezlere, dizin dönmesini ve bacağın doğal biçimde hareket etmesini sağlayan bir düzenek eklenir. Eklemin çevresi de, gerçek organın yapısına tümüyle uygun olarak biçimlendirilmiş çok yumuşak ve esnek bir plastik köpükle sarılır. En sonunda bacağın tümü, canlı deriye çok benzeyen ve suyu ya da başka maddeleri geçirmeyen silikon bir kılıfla kaplanır.
Takma kolların yapımı da hemen hemen aynıdır. “Estetik kol” denen kol protezlerinin görünümü, gerçek organa neredeyse ayırt edilemeyecek kadar benzer. Bu protezlerde dirsek, bilek ve parmak eklemlerinin hareketleri, pille çalışan çok küçük elektrik motorlarıyla sağlanır. Omuzdaki ya da kolun sağlam bölümlerindeki kasların kasılmasıyla oluşan çok hafif elektrik sinyalleri elektronik alıcılarla alınır, özel yükselteçlerle güçlendirilir ve hem bileğin, hem parmakların hareketlerini denetleyen küçük servomotorlara gönderilir. Takma kolun sahibi, belirli kaslarını hareket ettirerek parmaklarının kavrama gücünü ve hızını denetleyebilir. Bu yeni koluna alıştığında, bir bardağa su doldurmak gibi el becerisi gerektiren işleri bile yapabilecek kadar ustalaşır.
Takma kolların başka bir türü olan “iş protezleri” çok güçlüdür ve özellikle ağır işleri yapmak için tasarlanmıştır. Ucuna çekiç, tornavida ve kanca gibi çeşitli araçlar takılabilen bu kolların hareketi öbür omzun kaslarıyla denetlenir. Sırtın üstünden geçip takma kola ulaşan çelik bir kablo, öbür omzun hareketlerini bu proteze iletir ve kolun daha büyük bir kuvvet uygulamasını sağlar.